22 Ekim 2009 Perşembe

yeni bir süreç

evet arkadaşlar yeni bir sürece girmiş bulunuyoruz anladığım kadarıyla ve sahadan duyduğum dedikolar bana geg ekibinin çok iyi yaptığını ifade etti korsan gösteri yeni bir süercinde aynı zaman da başlangıcını oluşturuyor bu yeni dönem hakkında konseyden sonra ortaya konulması gereken yeni bir plan oluşturulmalı ve bu plan hızlı bir şekilde düzene konulmalı işlneme süreci ve izlemeler raporlamalar yapılmalı evet dersler başladı artık daha yoğunuz ama bu bizi yıldırmasın çünkü büyük sorumluluk büyük çaba ister ve bizde çok büyük bir sorumluluk aldık ve kendimizi gençlik eylem grubunun bir parçası kıldık bundan sonra daha dikkatli ve daha aktif olmalıyız ve hepimizde biliyoruz artık insanları toplayıp adım atma sürecinin yanına daha hızlı daha çok çalışan ve daha çok üreten bir ekip koymalıyız ki bu süreci daha fazla kişi takip etsin daha fazla kişi katılsın ve daha çok genci etkilesin akıllardaki soru işaretleride azalsın biliyorum hala bile bir çok genç geg in ne olduğunu bilmiyor konsey bitmiş olmasına rağmen bazı katılımcılar farklı atölye çalışmalarına katıldığı için geg hakkında fikir sahibi olamamıştır ve bunları arkadaşlarına aktaramamıştır bu durumda iş yibe bizlere düşmektedir gegi tanıtan bir slayt hazırlayıp gençgönüllüler üzerinden bütün gençlere ulaştrabiliriz tabi bu sadece tog için önerim bunun dışında daha fazla lobicilik yapmamız gerekiyor

8 Ekim 2009 Perşembe

http://www.memurlar.net/haber/115437/

Üniversitelerde 2004-2008 yılları arasında öğrenci sayısı 424 bin 45 kişilik artış yakalayarak yüzde 20.45 artış sağlarken, öğretim üyesi sayısındaki artış 14 bin 9 olarak yüzde 17.06’da kaldı. 2008/09 eğitim dönemi için ise öğrenci sayısında 100 binin üzerinde artış olması beklenirken, öğretim üyesi alımı 7 aydır yapılmıyor.
Üniversiteler özellikle kadroların yanı sıra laboratuar ve araç-gereç sıkıntısı çekerken üniversitelerde yüzde 25’e varan kontenjan artışına gidildi. Üniversitelere 2004/05 eğitim döneminde 578 bin 187 öğrenci yeni kayıt yaptırırken, 2005/06 döneminde bu sayı 649 bin 457’ye çıktı. 2006/07 döneminde yeni kayıt yaptıran öğrenci sayısı 623 bin 106 olurken, 2007/08 döneminde yeni kayıt yaptıran öğrenci sayısı 646 bin 446 oldu. Bu yıl ise kontenjan artırımına gidilirken 552 bini örgün öğretim olmak üzere 750 binin üzerinde yeni kayıt yapılması bekleniyor.
Üniversitelerde 2004-2005 döneminde 877 bin 424'ü kız öğrenci olmak 2 milyon 73 bin 428 öğrenci öğrenim görürken, bu sayı 2005-2006 eğitim döneminde 987 bin 914'ü kız öğrenci olmak üzere 2 milyon 309 bin 918'e çıktı. 2006-2007 eğitim dönemindeki üniversitelerde öğrenim gören öğrenci sayısı 2 milyon 419 bin 214'e ulaştı. 2007/08 döneminde ise öğrenci sayısı 1 milyon 85 bin 988’i kız öğrenci olmak üzere 2 milyon 497 bin 473’e ulaştı. 2008/09 döneminde ise yeni kayıtlarla beraber toplam öğrenci sayısının 2 milyon 600 bini bulması bekleniyor.
-TÜRKİYE DOÇ. DR.'DEN MAHRUM-
Üniversitelerde görev yapan öğretim üyesi sayısı 2004-2005 eğitim döneminde 82 bin 96 iken bu rakam 2005-2006 eğitim döneminde 84 bin 785'e, 2006-2007 eğitim döneminde 86 bin 522'ye 2007-2008 eğitim döneminde ise 96 bin 105’e çıktı. 2008-2009 öğretim yılında ise görev yapacak öğretim üyesi sayısında artış olmasına karşın Profesör, Doçent ve Yardımcı Doçent sayısında önemli bir artış yaşanmadığı gözlemlendi. 2004-2005 eğitim döneminde 11 bin 381 olan profesör sayısı 2007-2008 eğitim döneminde 13 bin 337 olurken, 5 bin 456 olan Doçent sayısı ise 6 bin 665 oldu. 2004-2005 eğitim döneminde 14 bin 461 olan Yardımcı Doçent sayısı ise 2007-2008 eğitim döneminde 17 bin 818 olurken, Öğretim Görevlisi sayısı ise 14 bin 64'den 13 bin 845’e düştü. Bu yıl ise 7 aydır öğretim üyesi alımı yapılmadığı için bu sayılarda vefat ve emeklilik nedeniyle çok az bir düşüş yaşandığı belirtildi.
-“PROFESÖRDEN ÖĞRENİM GÖRMEK ZOR”-
Üniversitelerde bir öğretim görevlisi başına 26 öğrenci düşerken, bir Profesör başına düşen öğrenci sayısı ise 187’yi buluyor. Bir Doçent başına düşen öğrenci sayısı da 374’ü buluyor. Doçent sayısının az olması ise Profesör olmak için sıra bekleyen akademisyen sayısının da ne kadar az olduğunu gösteriyor. Türkiye'de üniversitelerde Yardımcı Doçent başına düşen öğrenci sayısı da 140’ı geçiyor.
-ÜNİVERSİTELERDE 55 BİN ATAMA BEKLEYEN KADRO VAR-
Ayrıca Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığı’nın 2008 yılı Ocak ayı verilerine üniversitelerin 55 bin 375 kişilik bloke edilmiş kadrosu bulunuyor. Üniversiteler arasında Gaziantep Üniversitesi'nin 4 bin 676 kişilik kadrosunun bin 914'ü bloke olarak bekliyor. Süleyman Demirel Üniversitesi'nin de 5 bin 929 kişilik kadrosunun bin 773'üne atama yapılmazken, Gazi Üniversitesi’nin 12 bin 41 kişilik kadrosunun bin 723’üne atama yapılmadı. Celal Bayar Üniversitesi'nin 4 bin 490 kişilik kadrosunun bin 454'üne, Dicle Üniversitesi’nin ise 5 bin 723 kişilik kadrosunun bin 339’una bloke olması sebebiyle atama yapılmadı. Üniversiteler arasında sadece İnönü Üniversitesi ve Osmangazi Üniversitesi kadrolarının tamamını kullanıyor. Son 7 aydır atama yapamayan üniversitelere, 100 binin üzerinde kontenjan artışı getirilmesi sonrasında atama yapma şansı verilmesi ve tadroların serbest bırakılması bekleniyor.
ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİ SAYISI
YILLAR ÖĞRENCİ 2008-09* 2.600.0002007-08 2.497.4732006-07 2.419.2142005-06 2.309.9182004-05 2.073.428
ÜNİVERSİTELERE YENİ KAYIT YAPTIRAN ÖĞRENCİ SAYISI YILLAR ÖĞRENCİ2008-09* 750.0002007-08 646.4462006-07 623.106 2005-06 649.4572004-05 578.187
ÜNİVERSİTELERDE ÖĞRETİM GÖREVİ SAYISI
YILLAR ÖĞRETİM ÜYESİ2007-08* 96.0002007-08 96.1052006-07 86.522 2005-06 84.7852004-05 82.096
(*): Tahmini sayı
ÜNİVERSİTE KADROLARI
Serbest Bloke ToplamAkdeniz 4.096 879 4.975Anadolu 5.772 830 6.602Ankara 11.619 538 12.157Atatürk 6.788 413 7.201Boğaziçi 2.321 430 2.751Cumhuriyet 3.448 79 3.527Çukurova 5.968 273 6.241Dicle 4.384 1.339 5.723Dokuz Eylül 7.485 1.130 8.615Ege 9.764 148 9.912Erciyes 4.383 317 4.700Fırat 3.913 935 4.848Gazi 10.318 1.723 12.041Gaziantep 2.689 1.914 4.603Hacettepe 11.257 5 11.262İnönü 2.599 0 2.599İstanbul 16.399 371 16.770İTÜ 4.876 607 5.483KATÜ 5.804 1.688 7.492Marmara 5.807 42 5.849M.Sinan GSF 1.467 577 2.04419 Mayıs 4.886 399 5.285ODTÜ 5.032 628 5.660Selçuk 6.489 610 7.099Trakya 3.478 452 3.930Uludağ 5.692 91 5.783Yıldız Teknik 3.164 421 3.585Yüzüncü Yıl 3.777 174 3.951Harran 2.547 1.203 3.75018 Mart 2.317 1.143 3.460S.Demirel 4.156 1.773 5.929A.Menderes 2.863 1.330 4.193Z.Karaelmas 3.014 1.183 4.197Mersin 3.025 1.078 4.103Niğde 2.016 790 2.806Pamukkale 3.315 1.211 4.526Batman 872 453 1.325Balıkesir 2.587 1.091 3.678K.Mehmetbey 872 453 1.325Kocaeli 3.932 513 4.445Ağrı Dağı 872 453 1.325Sinop 872 453 1.325Sakarya 2.228 940 3.168Dumlupınar 2.097 527 2.624Siirt 872 453 1.325Celal Bayar 3.136 1.454 4.590Nevşehir 907 453 1.360A. İzzet Baysal 2.588 1.182 3.770Karabük 872 453 1.325Mustafa Kemal 2.629 1.137 3.766Kilis 7 Aralık 945 453 1.398Çankırı 872 453 1.325Afyon Kocatepe 2.103 561 2.664Artvin Çoruh 872 453 1.325Bilecik 872 453 1.325Kafkas 1.489 395 1.884Bitlis Eren 872 453 1.325Gaziosmanpaşa 1.913 164 2.077Kırklareli 872 453 1.325Muğla 2.123 389 2.512O. Korkut Ata 872 453 1.325Bingöl 872 453 1.325K. Sütçü İmam 2.032 324 2.356Muş Alparslan 872 453 1.325Mardin Artuklu 872 453 1.325Kırıkkale 1.997 36 2.033Osmangazi 3.308 0 3.308Galatasaray 1.012 237 1.249İzmirYTE 1.284 692 1.976Gebze YTE 2.207 1.186 3.393Ahi Evran 1.735 803 2.538Kastamonu 1.244 592 1.836Düzce 1.775 549 2.324M. Akif Ersoy 1.224 602 1.826Uşak 1.104 660 1.764Rize 1.622 780 2.402Namık Kemal 1.768 823 2.591Erzincan 1.467 574 2.041Aksaray 1.232 630 1.862Giresun 1.431 707 2.138Hitit 1.717 1.007 2.724Bozok 1.395 703 2.098Adıyaman 950 453 1.403Ordu 1.358 780 2.138Amasya 1.078 459 1.537TOPLAM 261.625 55.375 317.000

6 Ekim 2009 Salı

haber

bir haber sitesinden bulduğum bu haber inşallah sizin ilginizi çekecektir

kadına şiddet

Dayak yüzünden ölen kadınlar, kanserden ölenlerden fazla!
Bu haberi 10515 kişi okudu.
Türkiye kadınlarının neredeyse yarısı şiddet görüyor! Duygusal, fiziksel veya cinsel... Acı bir Türkiye gerçeği olan kadına yönelik şiddeti; araştırmalar, uzman değerlendirmeleri ve yaşam hikâyeleri ile mercek altına alıyoruz!
10515
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde kendi vatandaşını şiddete karşı koruyamadığı için suçlu bulunan Türkiye'de her on kadından dördü şiddete maruz kalıyor.Kadınlara yönelik şiddetin çeşitleri:Fiziksel şiddet • Tokat atmak ya da bir şey fırlatmak,• İtmek, tartaklamak ya da saç çekmek• Yumruklamak ya da bir cisimle vurmak • Tekmelemek, sürüklemek ya da dövmek• Boğazını sıkmak• Bir yerini yakmak• Bıçak, silah gibi aletlerle tehdit etmek ya da bunları kullanmakCinsel şiddet• Zorla cinsel ilişkiye girmek• Kadınların istemediği halde korktuğu için cinsel ilişkiye girmesi• Cinsel olarak aşağılayıcı ya da küçük düşürücü eylemlere zorlanmak Duygusal şiddet• Hakaret ya da küfür• Başkalarının yanında aşağılamak, küçük düşürmek• Korkutmak • Tehdit etmek• Kadına ya da çevresindekilere zarar vermekle tehdit etmekEkonomik şiddet• Kadının çalışmasına engel olmak• Kadının işten ayrılmasına neden olmak• Ev harcamaları için para vermemek• Kadının gelirini elinden almakEvli, dört çocuk sahibi ve ilkokul mezunu 34 yaşındaki kadın; "Akrabam değildi, düğünde görmüş beni. Kaçırdı işte; ailem geri almak istedi beni. Bu vermedi, ağaca bağlar döverdi, az bir şey görse döver beni. Şiddet, dayak, şiddet" diyor. 44 yaşındaki iki çocuk sahibi ve lise mezunu kadın ise yaşadığı cinsel şiddeti şöyle anlatıyor; "Evliliğim yirmi üç yıl sürdü, yirmi üç yıldan sonra zaten bu dönemde hep şiddet görüyordum yani cinsel yönden de. Mesela kumar oynuyordu, parayı kaybettiği zaman gelip beni dövüyordu. Bu dayaktan sonra da beraber olmak istiyordu. İtiraz ettiğim zaman yine dayak yiyordum."Gelinliğinle girdin kefeninle çıkacaksın...İlkokul mezunu ve dört çocuk sahibi 58 yaşındaki kadının sözleri ise adeta insanın kanını donduruyor, "Bizde bir şey vardır; gelinliğinle girdin kefeninle çıkacaksın..."Dehşete düşüren bu açıklamalar ve benzerleri, Türkiye'de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırmasından... Kadın ve şiddet kelimelerinin sık sık bir arada anıldığı Türkiye'de; Başbakanlık Kadın Statüsü Genel Müdürlüğü'nce 51 ilde, toplam 12 bin 795 kadınla yüz yüze görüşülerek yürütülen bu önemli araştırmanın sonuçları; ülkemizde var olan bu insanlık ayıbına tüm gerçekliğiyle ışık tutuyor. Çekirdek aileden başlayan ve sosyal hayata sıçrayan şiddet terörü; ataerkil toplumun en karanlık yüzü olarak kadınlar için dehşet saçmaya ve havadarını bir kâbus; bedenleri ve duygusal dünyalarını ise yıkık dökük bir enkaza çevirmeye ne yazık ki hâlâ devam ediyor.

24 Eylül 2009 Perşembe

Dünyada da ''Online Sansür'' bitmiyor... :/

Çin'in kuzey batısındaki Sincan Uygur Özerk Bölgesinin merkezi Urumçi'de çıkan çatışmalar sonrasında resmi rakamlara göre 156 kişi öldü, 1080 kişi de yaralandı. Olayların daha fazla büyümesinden korkan Çin Hükümeti'nin sosyal iletişim siteleri Twitter, Facebook, Google servislerinden Gtalk, Gmail, Google Apps ve Youtube sitelerine erişimi engellediği iddiaları ortaya atıldı. İran'daki seçim sonuçlarına itiraz eden muhaliflerin Facebook üzerinden örgütlenmesi üzerine siteye uygulanan sansür ise zihinlerimizdeki tazeliğini korurken WebsitePulse sitesinden yaptığım testlerde Çin'in Shangai kentinden Facebook ve Youtube'a erişilemediğini gördüm.

Sansürcü Ülkeler;
Dünyada internete sansür uygulayan ülkeler Çin, Vietnam, Ermenistan, Fas, İran, Suriye, Küba ve Suudi Arabistan olarak sıralanırken Türkiye'nin bu ülkelerin peşinden geldiğini söylemek ülkemiz adına pek hoş bir durum değil. Ağustos 2008 itibariyle Türkiye'de zararlı içerik dolayısıyla kapatılan internet sitesi sayısı 800 civarında idi. Bu sayı maalesef her geçen gün artarak devam ediyor. Internet ortamı için 5651 sayılı 'İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun' 23 Mayıs 2007'de yürürlüğe girdi. Bu kanunda yasak kapsamına giren 8 suç bulunmaktadır. Bunlar Atatürk aleyhine işlenen suçlar, intihara yönlendirme, çocukların cinsel istismarı, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma, sağlık için tehlikeli madde temini, müstehcenlik, fuhuş, kumar oynanması için yer ve imkan sağlamayı içeren suçları içeriyor. Suç ile her zaman mücadele edilmeli, buna yardımcı olmayı bir vatandaşlık görevi olarak kabul etmek gerekir. Ancak 6,5 milyarlık dünyada 70 milyonluk Türkiye'de internete konulan yasağı deve kuşunun başını kuma gömmesine benzetilebiliriz. Türkiye'den erişilmesi istenmeyen içerikler diğer ülkelerden erişilebilir durumda.

Gazete Sitelerine Sansür;
Geçtiğimiz aylarda Takvim gazetesinin web sitesine erişim mahkeme kararı ile birkaç gün engellenmişti. Bu engellemenin sebebi gazetede yayınlanan bir haber ile ilgili açılan dava idi. Benzer bir erişim yasağı Vatan Gazetesi'nin sitesine de uygulanmıştı. Gazetede çıkan haberler ile ilgili mahkeme kararı ile gazetede tekzip yayınlanırken bir gazetenin yayınını durdurmak internet sitelerinde olduğu kadar kolay değil.

Yasakçıların gözdesi Youtube;
Hakkında mahkeme kararı ile en çok erişim yasağı bulunan site açık ara farkla Youtube. Nerdeyse her sulh ve ceza mahkemesinin Youtube'a erişim yasağı kararını görmek mümkün. Yasak kalktı diye sevinmeye fırsat bulamadan yeni bir mahkeme kararı ile erişim engelleniyor. Ama tüm bu yasaklara rağmen internet sitelerinin trafik ölçümünü yapan Alexa verilerinde Youtube Türkiye'de en çok ziyaret edilen 5. Site olarak görünüyor.

Ekşi Sözlük'ten Siyah Bant;
Sansürden en çok canı yanan sitelerden biriside Ekşi Sözlük oldu. Siteye birçok kez erişim mahkeme kararı ile engellendi. Ekşi Sözlük uzun süredir logosunun üzerindeki siyah bant ile internetteki sansürü protesto ediyor. Özgürlükler platformu olarak gösterilen Ekşi Sözlük de bazı girişlerin site yönetimi tarafından silinmesi ise ekşi sözlüğün sansür konusunda bir çelişki yaşadığını gösteriyor. İnternet hayatın bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Gerçek hayatta karşılaştığımız yasakları sanal dünyada da görüyoruz. İnternetteki sansürden kurtulmak için önce insanların kafalarındaki sansürlerden kurtulmaları gerekecek gibi görünüyor.

21 Eylül 2009 Pazartesi

Last FM ve MySpace de Erişime Kapatıldı

SANSÜR ÜSTÜNE SANSÜRR!!!!

MySpace ve LastFM de kapatıldı!

'sanal' dünyanın sonuna doğru...peki neden??

bundan sonra başka hangi sitelere erişmemeli??


YouTube'a uygulanan yayın yasağının kalkmasını beklerken MySpace ve LastFM de Türkiye'de engellenen siteler arasına katıldı.

20 09 2009 12:48
Türkiye'de erişimi engellenen internet siteleri arasına MySpace ve Last FM de katıldı.
Dünyanın en büyük sosyal ağları arasında yer alan bu sitelere ve Türkie merkezli Akıllı TV'ye Türkiye'den girmek isteyenleri "Bu siteye erişim mahkeme kararıyla engellenmiştir. T.C. Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 26.06.2009 tarih ve 2009/45 sayılı kararı gereği erişime kapanmıştır." yazısı karşılıyor.
Kapama işleminin herhangi bir mahkeme süreci sonunda veya Telekomünikasyon Üst Kurulu kararıyla değil, sadece Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığı'nın kararıyla gerçekleşmesi dikkat çekiyor.

Beyoğlu Cumhuriyet Savcılığı'nın 26 Haziran tarihli kararı nedeniyle dün erişimleri engellenen siteler hakkındaki kararın neden geç uygulandığı açıklanmazken, sitelerin Bağlantılı Hak Sahibi Fonogram Yapımcıları Meslek Birliği'nin (MÜYAP) açtığı dava sonucunda kapatıldığı öne sürülüyor.
Türkiye merkezli akillitv.com da aynı kararla erişime engeldi.
Sansuresansur.org sitesi, yaptığı açıklamada kullanıcıları tepkisiz kalmamaya çağırırken, müzisyen Aylin Aslım, Facebook'taki sayfasında konuyla ilgili şunları söyledi:
"myspace.com'a erişimin engellenmesi, Türkiye'de bağımsız müzisyenlere yapılan ciddi bir haksızlıktır. Müziğimizi isteyen herkese özgürce ulaştırabilmek için yeniden müzik kanallarına, plak şirketlerine ve onların pis politikalarına mecbur bırakılmak istemiyoruz."
Dün (20 Eylül) Myspace, Last FM ve Akıllı TV sitelerine girenler "Bu siteye erişim mahkeme kararıyla engellenmiştir. T.C. Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 26.06.2009 tarih ve 2009/45 sayılı kararı gereği erişime kapanmıştır." yazısıyla karşılaştılar.
Siteleri kapama işleminin herhangi bir mahkeme süreci sonunda veya Telekomünikasyon Üst Kurulu kararıyla değil, sadece Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığı kararıyla gerçekleştirildi.
Hürriyet Gazetesi'nin haberine göre ilgili şikâyetin MÜYAP tarafından yapıldığı iddia ediliyor. MÜ-YAP'ın İnternet sitesinde konuyla ilgili herhangi bir bilgi bulunmuyor.
Myspace, Last FM ve Akıllı TV'nin erişime engellendiği gün MÜ-YAP sitesinde "Türkiye İnternet Erişiminde Avrupa'nın 7.Si" başlıklı bir haber yer alıyor. Haber şu cümleyle başlıyor:
"Türkiye'de İnternet kullanıcıları diğer Avrupa ülkelerine göre İnternette daha çok zaman geçiriyor ve daha çok web sayfasına erişiyor."
Milliyet Gazetesi yazarı Mehmet Tez, kendine ait İnternet sitesi hafifmuzik.org'da MÜ-YAP'ın bu haberiyle ilgili şöyle yazdı: "Bravo! Büyük başarı. Türkiye olarak gurur duyuyoruz."
Myspace dünyanın en büyük sosyal ve müzikal paylaşım sitelerinden biri. Çok sayıda sanatçı kendilerine ait myspace sayfasından hayranlarıyla iletişim kuruyor, yeni şarkılarını bu sayfalardan ücretsiz paylaşıyor.
Last FM ise İnternet üzerinden dinlenebilen bir radyo sitesi. Ancak burada üyeler kendi arşivlerinden kişisel radyolar oluşturuyorlar. Diğer kullanıcılar bunları dinleyebiliyor. Belli bir adedi aştığınızda ücret ödüyorsunuz. Ancak bazı plak şirketleri ya da sanatçılar eserlerini bu site üzerinden dinleyicilerle paylaşıyorlar.
Akıllı TV, Türkiye'nin interaktif video paylaşım sitelerinden biri. Aynı isimli bir TV kanalı da var.
youtube.com küresel video paylaşım sitesine erişim, "Atatürk aleyhindeki içerik barındırdığı" gerekçesiyle 16 aydır sağlanamıyor. youtube.com'un erişime engellenmesinin ardından blogspot.com, dailymotion.com gibi çok sayıda siteye de erişimler mahkemeler tarafından engellendi. geocities.com hâlâ kapalı.(BÇ)

bianet http://bianet.org/bianet/ifade-ozgurlugu/117163-last-fm-ve-myspace-de-erisime-kapatildi

9 Eylül 2009 Çarşamba

barınma

arkadaşlar bu gün barınma sadece üniversite okuyan arkadaşların değil bütün gençliğin sorunu mesela kaçımızın kendine ait bir odası var kendimizi geçelim kaç arkadaşımızın böyle bir imkanı var bu evli çiftler bile kendi aileleri ile yaşadıkları aman evli olmalarına karşın çok sınırlı bir alanda kalıyor bu gün sosyal devlet adı altında insanları sümüren bir devlet kişiye özgür alan yaratmadığı zaman insanların yasa dışı eylemler yapması içinden geleni özgürce söyliyebileceği rahatça kitap okuyabileceği bir alanı olmadığı zaman sabit fikirlere takılıp kalır ve bu devletin aslında yıllardır gençler üzerinde sürdürdüğü politikanın bir parçasıdır gençler düşünmesin gençler okumasın gençler fikir beyan etmesin işte bu kadar basit

30 Ağustos 2009 Pazar

SORUN ÇOKSA EYLEM KAÇINILMAZ OLUR

Aktif, dinamik, eylemsel gücü olan GEG!

"Neyi görmeli, Ne yapmalı ve Nasıl yapmalı" sorusu bizim için ne kadar önemli!
Hepimiz TOG´un misyonunu ve vizyonunu benimsemiş ve bu yolda gençlerin katılımını sağlama amacına öncülük ediyoruz. Faal olacağımız alan parçalı alan değil. Herkes farklı herkes eşit sloganı düşünce alanımız için gençlik sorunları için eylemler için mücadelemiz için çok önemli. Uğraşlarımız faaliyetlerimiz eylemlerimiz sesimiz tüm gençlik için meşakkatli bir yoldan geçecektir. Aceleciliğe maceracı bir hatta sürüklenmeden kararlarımızdan duruşumuzdan programlarımızdan taviz vermeden, birlikteliğimizden güç alarak koşulları değiştirmeye cüret etmeli ve sürekli hareket alanını genişletmeliyiz.
Bu yüzden minibüsümüz bulduğu sorunların üzerine somut araçlarla tüm gençliği düşünerek gitmeli ve yoluna devam etmeli.
Gençlik sorunları için gençlerin katılımı için Araştırmaların, raporların, eylemlerin, haberlerin her türlü verinin bizim için önemli olduğunu düşünerek ekte Birleşmiş Milletler Kalkınma Programında Türkiye 2008 İnsani Geliştirme Raporu vardır
Raporda Türkiye´de gençlik üzerine yazılar vardır ayrıca raporun 5. bölümü gençlerin katılımı üzerinedir. Faydalı olacağını düşünerek sizinle paylaşmak istedim.

http://www.undp.org.tr/publicationsDocuments/NHDR_Tr.pdf

29 Ağustos 2009 Cumartesi

SORUNA MUHATTAP OLMA ZAMANI DEĞİL Mİ!?

GENÇLERİN BARINMA HAKKI

Başvuran İki Üniversiteliden Biri Yurtlara Giremiyor

Üniversiteli gençlerin yüzde 45'i YURTKUR yurtlarına giremiyor. Bilgi Üniversitesi'nden Kurtaran "Yurt ve yatak sayısı artmalı. Bir odada iki kişiden fazlası insanlık dışı" diyor.

Bilgi Üniversitesi Gençlik Çalışmaları Birimi'nden Yörük Kurtaran, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu'na (YURTKUR) başvuran 100 üniversiteli gençten 45'inin, yani her iki kişiden birinin yurda giremediğini söylüyor. Yurtta kalabilenlerse, en az dört yıl boyunca, kişi başı ortalama 13,5 metrekarede yaşamak zorunda kalıyor.

Bir odada en az altı kişi

Birim'in 10 ilde 425 üniversiteli gençle yürüttüğü çalışmaya göre, özel ve devlet yurtlarında kalan gençlerin yüzde 41'i, bir odada 6 ve daha fazla kişi kalmak zorunda. Kurtaran "En az dört yıl boyunca bir odada iki kişiden fazla kalmak insanlık dışı" diyor.

YURTKUR'un kendi rakamlarına göre, 78 il, 89 ilçede toplam 233 yurt, 211.703 yatak kapasitesi var. 2008-2009 öğretim yılında 85 bin 579 öğrenci yurtlara yerleştirilmiş durumda. Türkiye'deki üniversite öğrencisi sayısıysa 1 milyonun üzerinde.

Devlet yurdu ücretsiz değil

Öğrenciler yurtlara bu yıl, ayda en az 84 TL ödemek zorunda. YURTKUR'un özel nitelikli diye tanımladığı yurtları aylık ücretiyse 96-165 TL arasında değişiyor.

"Yurtların nasıl değişeceğini ancak gençler anlatabilir"

Barınma aslında uluslararası sözleşmelerle de güvence altına alınmış bir sosyal hak. Yani herkese sunulması gerekiyor. Ama durum böyle değil.
Kurtaran'a göre, yurtların sayısı ve yatak kapasitesi artmalı, ama iş bununla bitmiyor. "Yurt bir yaşam alanıdır; sadece bina değildir" diyor Kurtaran. Bu yaşam alanının nasıl iyileştirileceğini, sorunların ne olduğunuysa, en iyi, sorunları yaşayan gençler biliyor. Kurtaran "Üretilecek herhangi bir politikada, oluşturulacak çözümde mutlaka gençler konuşmalı" diyor.

Koridordan uzatma kablosuyla saç kurutma

Yurtta altyapı ciddi sorunlardan biri. Araştırmada konuşan genç kadınlar, odalarında elektrik prizi bulunmadığı için, saç kurutma makinelerini koridorda, metrelerce uzaktaki prize, uzatma kablosuyla "kaçak" olarak bağlamak zorunda kaldıklarını anlatıyor, örneğin.
Kurtaran bir başka örneği İnternet erişimiyle ilgili veriyor: "Bugün 18 yaşında olmakla, 20 yıl öncesi arasında ciddi fark var. İnternet gençlerin günlük yaşamının vazgeçilmezi. Yurtlarda ücretsiz İnternet erişimi sağlanmalı" diyor.
Bir başka örnek, yemekler: Gençlerin yüzde 65'i yurtlarda çıkan yemekten memnun değil. Odalarda veya yurttaki başka ortak mekanlarda yemek pişiremedikleri, dışardan yemek de pahalı olduğu için beğenmedikleri yemekleri yemeye mecburlar.

Okula yakın olmalı

Araştırmaya katılan gençlerin çoğu, yurtların ve kaldıklar evlerin okula yakın olmasını istiyor. "Çünkü zamanlarını yolda geçirmek istemiyor, yola para harcamak istemiyorlar" diyor Kurtaran. Dolayısıyla yurtlarla ilgili herhangi bir plan, bu faktörü gözetmek durumunda.

100 gençten 82'si "devlet müdahale etsin" diyor

Kurtaran, araştırmanın en çarpıcı rakamlarından birininse gençlerin çözüm talebi olduğunu söylüyor: "Gençlerin yüzde 82'si, 'devlet veya belediye bu konuda bir şey yapsın, müdahale etsin' diyor. Yani, sosyal devlet istiyorlar." (TK)GENÇLERİN BARINMA HAKKI
Başvuran İki Üniversiteliden Biri Yurtlara Giremiyor
Üniversiteli gençlerin yüzde 45'i YURTKUR yurtlarına giremiyor. Bilgi Üniversitesi'nden Kurtaran "Yurt ve yatak sayısı artmalı. Bir odada iki kişiden fazlası insanlık dışı" diyor.

http://bianet.org/bianet/insan-haklari/114618-basvuran-iki-universiteliden-biri-yurtlara-giremiyor

27 Ağustos 2009 Perşembe

YARATICI DÜŞÜNCE TEKNİKLERİ2


Gelişmiş beyin fırtınası yöntemlerine ihtiyaç duyulduğunda bazı yaratıcı düşünce araçlarından yararlanılabilir.Bunlar Nelerdir ?Bunların hepsi yeni canlandırmalar ve düşünme yolları sağlar.Bireysel veya grup olarak beyin fırtınası yaptığınızda yeni fikirlerin ortaya çıkmasını kolaylaştırır ve bir yere takılıp kalmazsınız.- Rastgele kelimeler - Rastgele Resimler- Yanlış Kurallar- Rastgele web siteleri - Araştırma ve Yeniden uygulama- İtirazlar- Gözden kaçanlar- Karşılaştırmalar- Takıntılar- Eş anlamlılarNasıl Kullanılır ?Bu araçların sizin için çalıştığını ispatlayın Kullanarak tecrübe kazanınİşinize en çok yarayanları seçinGrup içinde etki yaratan soruları veya cevapları kullanabilirsiniz.Bir fikre sürekli takılıp kalırsanız YDT ‘ yi kullanarak çalışmaya yeniden başlayın.Kaynak : brain storming ,

26 Ağustos 2009 Çarşamba

Bir festival haberi

Sivil Toplum Gelistirme Merkezi (STGM)’nin, Turkiye’nin bircok yerindeki sivil toplum orgutlerinin katilimiyla duzenleyecegi “Sivil Sesler” Festivali, 25-27 Eylul’de Istanbul Macka’da Kucukciftlik Park’ta gerceklesecek. Festivalde, tanitim stantlari kurulacak, cesitli oturumlar, konserler, kultur-sanat etkinlikleri, atolye calismalari, soylesiler, kisa film/belgesel gosterimleri ve benzeri bircok etkinlik duzenlenecek.

“Civil Voices” Festival, organized by Civil Society
Development Center (STGM) with the participation of various civil society organizations from Turkey, will be realized from 25th to 27th of September at Küçükçiftlik Park, in Maçka, İstanbul. The festival, whose theme will be “Civilizing and Change”, will host various meetings, stands, cultural and artistic activities, workshops, colloquys, short film and documentary screenings and several other events.
www.sivilsesler.org...
www.stgm.org.tr...

İŞSİZLİĞE, KALİTESİZ EĞİTİME YATIRIM

Eyleme hazır, dinamik, aktif, araştıran, kendine güvenen, özveride bulunan, tecrübeye inanan, geleceğine kendi sesini katmak isteyen, gençlerin katılımını ve sorunlarını artık iyice sorun eden sorunlara çözüm ve ses bulma konusunda iyice çaba sarfedecek GEG!
Her ile üniversite açıp o ilin gelişeceğine inanan ve bunun üzerinde politikalar üreten devlet ne yazik ki! kalitesizlikten ödün verdi. Gene bölgesel dengesizliğn ekonomik sorunların içine düştü.

Haberimize bir bakalım!

Tabela Üniversiteleri Zorda!

Gerekli kriterler yerine getirilmeden kurulduğu için yoğun eleştiriler alan ve "tabela üniversite" olarak nitelendirilen üniversiteler, yaşanan akademik kadrolardaki açık yüzünden zor durumda. Türkiye genelinde tüm illerde üniversite ya da üniversitelere bağlı fakülte ve yüksekokullar açılmasına rağmen, fiziki mekân ve akademik kadro yetersizliği, öğrencileri başka adreslere yönlendiriyor.

AMA BİZ BURAYI KAZANMADIK!

Bu yıl Hakkâri Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Sütçü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesi"ni kazanan tüm öğrenciler, Çukurova Üniversitesi"nde (ÇÜ) öğrenim görecek. ÇÜ Rektörü Prof. Dr. Alper Akınoğlu, Newsweek dergisine yaptığı değerlendirmede, üniversitesinin durumunu anlattı. Akınoğlu, ÇÜ” nün 12 fakültesi, 4 yüksekokulu, 8 meslek yüksekokulu, 1 devlet konservatuarı, 3 enstitüsü ve 23 araştırma ve uygulama merkezi olduğunu ifade etti.

MİSAFİR PERVER!

Akınoğlu, “Üniversitemiz, bu çabalarının yanı sıra başka üniversitelerin öğrencilerine de kucak açıyor. Gerek fiziki mekân, gerekse akademik kadro yetersizliği bulunan üniversitelerimize bu ihtiyaçlarını gidermede büyük katkı sağlıyoruz. Sütçü İmam Tıp Fakültesi öğrencileri, yaklaşık 10 yıldır olduğu gibi bu yıl da ilk 3 yıllık eğitimlerini üniversitemizde alacaklar. Hakkâri Eğitim Fakültesi"ni kazanan 125 öğrencinin tamamı da ÇÜ"de öğrenim görecek. Selçuk Hukuk Fakültesi"ne biz geçen yıl 20 öğrencimizi vermiştik. Bu yıl ise bu üniversitenin tüm hukuk fakültesi öğrencilerini ÇÜ"de konuk edeceğiz” dedi.

28"İ BİR İSTANBUL ETMİYOR!

Hükümet, "her ile bir üniversite" sloganı ile hareket ederken, kurulan 17 üniversite ve bu yıl bütçeye yeni giren 9 üniversitenin toplam bütçesi, İstanbul Üniversitesi"nin bütçesine yetişemedi. 2009 mali yılı genel bütçe ödenekleri belirlenirken, 2007"de ve 2008"de kurulan 28 üniversiteye toplam 406 milyon 450 bin TL bütçe ayrıldı. 2009 mali yılı genel bütçe ödeneklerine göre İstanbul Üniversitesi bütçeden 486 milyon TL pay aldı.
Geçen yıl ve bu yıl kurulan üniversiteler, 2009 yılı bütçesinin yanı sıra 2010 ve 2011 tahmini bütçelerde de "tabela bütçesi" ile yetinecek. Toplam 28 üniversitenin 2009 yılındaki bütçesi 406 milyon TL olurken, 2010 yılı tahmini bütçesinde bu üniversitelere 507 milyon TL, 2011 yılı tahmini bütçesinde ise 652 milyon TL ayrılması öngörüldü.

20 YILDA ANCA KAMPÜS OLURLAR

Son iki yılda kurulan 41 üniversitenin altyapı yatırımları için 10 milyar dolar ve 30 bin de öğretim üyesi eksiği, üniversitelerin "tabeladan ibaret" olduğu gerçeğini bir kez daha gözler önüne serdi. Uzmanlar, gerekli ödeneğin ayrılmaması ve öğretim elamanı sıkıntısının giderilmemesi durumunda üniversitelerin ancak 20 yıl sonra kampus haline gelebileceğini söylüyor.

Gençlik nedir? ''CEVAPLIYORUM''


Goethe "Gençler bilse, erişkinler yapabilse" der. Bütün sorun yaşı küçük gençlerle, yaşı büyük gençleri bir araya getirmek ve işbirliği içinde sinerji yaratmalarını sağlamak. İşin sırrı burada galiba… İşte Atatürk, gençlerin devrimci potansiyeli ve idealist tutumlarını sezip ve onlara güvenerek yarınları gençlere emanet etmiştir.


Geçlik bir his, duygu, düşünce durumudur./ Gençlik, aktif, dinamik algılayıştır./ Gençlik, açlık, saflık, netlikleriyle dürüstlük aynalarıdır./ Gençlik, giydirilmiş adetlerin, bindirilmiş törelerin, uydurulmuş hikâyelerin kabul görmediği yerdir. Gençlik, bastırılmaması geren bir olgudur./ Gençlik, kendini tanımanın ve gerçekleştirmenin heyecanlı yarışıdır./ Gençlik, bir yaşam biçimidir.

Gençlerin şikâyetleri vardır. Anlaşılmamaktan şikâyetçiler./ İhtiyaçlarının karşılaşmamasından şikâyetçiler./ Güvenilmemekten, aciz görülmekten, kabullenilmemekten şikâyetçiler./ Özgürlüklerinin kısıtlanmasından, sorumluluk verilirken yaşatılan kargaşadan şikâyetçiler.
GEG gelin bu sorunları beraber çözümleyelim.

Gençlerin en büyük sorunu işsizlik ''ANKET''


Türk-İş Gençlik Komitesi'nin anket yöntemini kullanarak yaptığı araştırmada 33 yaş ve altındaki 2 bin 429 genç işçiye ulaşıldı.


Araştırmaya katılan genç işçilerden yüzde 76,7'si kamuda, yüzde 23,3'ü özel sektörde çalıştığını belirtilidi. Araştırma, genç işçilerin sendika yönetiminde oldukça düşük düzeyde temsil edildiğini ortaya koydu.Sendikalarda aktif görevi olduğunu ifade edenlerin sayısı 128'de kaldı. Genç işçilerin sendikalarına hangi sıklıkla gittikleri sorusuna, sendikaya "ara sıra gittiğini" söyleyenlerin oranı yüzde 43,6'yı, "hiç gitmediğini" söyleyenlerin oranı ise yüzde 29,5'i buldu. Sendikaların gençlere yönelik yeterli faaliyet yürüttüğünü düşünenlerin oranı yüzde 6,6'da kalırken, genç işçilerin yüzde 43,2'si bu konuda bilgisi olmadığını ifade etti.


İşsizlik sorununu yüzde 16 ile eğitim, yüzde 11,7 ile örgütlenme ve dayanışma, yüzde 10 ile yoksulluk yüzde 9,8 ile sosyal güvenlik ve sağlık izledi.Yapılan araştırmada genç işçilerin 3'te 1'i, önlerindeki en büyük sorunun işsizlik olduğunu belirtiyor

İletişim Kanalları

Merhaba Arkadaşlar,
E-Posta grubumuzu kurduk. Hızlı bir şekilde hepinizin dahil olması çok önemli. Sen yoksan, biz eksiğiz.
E-Posta grubunu daha sağlıklı kullanabilmeniz için, hepinize gmail hesabı açmanızı öneriyorum. Çünkü google üzerinden bir çok hizmet almayı planladık.

İşte e-posta adresimize dahil olabileceğiniz sayfa: http://groups.google.com/group/e-geg

GENÇLİK EYLEM GRUBU (ekipler)

Merhaba gençler,



Gençlik Eylem Grubu'nun ne olduğundan, ne yapmak istediğinden, neler yapabileceğinden bahsettik biraz...



O zaman biraz teknik bilgi vermenin sırası gelmiştir. Yani aktivistler gençlik sorunları üzerine eylemler kampanyalar yapacaklar ama nasıl?? Önce görev tanımı ee sonra da paylaşımı dedik ve ekiplerimizi belirledik. Ekiplerimiz ve genç aktivistlerimizin listesi hemen aşağıdadır:



Gündem Ekibi



Süleyman Selçuk TANGÜL

Ergün ZENGİN

Sevgi ...

Rengin ERGÜL



Stratejik Gönüllü Planlama Ekibi



Fulya SARICA

Bulut ÖNCÜ

Seda IŞIKAL

Onur CANITEZ

Can ...

Mehmet Akif GÜNEŞ

Serkan DÜNDAR

Türker SÜTÇÜ



İletişim Ekibi



Barış KORU

Hakan ÜNAL

Zeynep ÇELİK

Ahmet ASLAN

Hücrem ...

Özgür ÜZDEN



Eğitim Ekibi



Necmettin YÖRDEM

İbrahim ÖKTEN

Yılmaz AKKAYA

Süleyman Selçuk TANGÜL



Kaynak Ekibi



Aylin KIZIL

Can ...

Mehmet Zana ESENGÜL



Bu yolda bize eşlik etmeniz dileğiyle, gençlik eylem grubu adına sevgiler...

GEG İlk Adım - Nedir?

Gençlik, eylem, dinamizm, aktivizm, lobicilik.
Bu kelimeler etrafında toplanan 20 genç yeni bir oluşumun altına imza atıyorlar. Bu güne kadar tartıştıkları, çözümler ürettikleri sorunları karar mercilerine iletmek için bir araya geliyorlar ve bütüncül bir yaklaşım ile lobicilik faaliyetleri yürütmeye hazırlanıyorlar.

Yapılarını, yol haritalarını ve işleyişlerini belirleyerek, kendilerine bir de isim koyuyorlar. GEG diyorlar kısaca kendilerine, yani "Gençlik Eylem Grubu".

Amaçları TOG içerisinde eksikliğini gördükleri aktivist yaklaşımları gençlik sorunları alanında kullanmayı, kampanyalar, eylemler gerçekleştirmeyi hedefliyorlar. Hem de tüm Türkiyede, üniversitelerde, meydanlarda, hatta sokaklarda.

Farklı bir heyecan ile farklı bir oluşumun ilk adımları atıldı. Bu adımlar için ise yavaş ama emin adımlar ile gerekli ihtiyaçlar gideriliyor.

GEG Hakkında detaylı bilgiyi yine bu sayfalarda bulacaksınız. Daha örgütlü ve iletişim kanalları yapılandırılmış şekilde, kısa süre sonra, daha detaylı bilgilendirmeyi yapacağız.

Değil mi GEG ekibi:)

Atölyemizde ki 2. Günümüzz..

Bugün çok güzel bir güne daha uyandık..Kahvaltıyla kendimize geldiğimiz günde, hafiften bir gizem ve sessizlikte çalışma salonumuza geçtik. Bu büyük sessizlikle birlikte duvarda üzerinde isimlerimizin yazdığı zarflarla karşılaştık, üzerinde ise kısaca ''Oku ve Harekete Geç!'' yazıyordu. Hemen açıp baktığımızda, bize hazırlanmış bir rota ile çeşitli şifrelerden oluşmuş bir görev vardı, hemen yola koyulduk tabii ki...Tüm şifreleri toplayarak yaptığımız görevler sonucunda ise gerçekten çok güzel bir çalışma ortaya çıkmıştı.Röportajlar, heykel çalışmaları..vs.
Sonrasında ise ‘’hayat gerçekten zor’’ ile devam ettik. Gençliğin problemlerini tekrar görerek bunlara çözümler üretmeye çalıştık.
Daha sonrasında alet edavat bölümümüz de ‘’orijinal hareketler bunlar’’ diyerekten STK lardan yaratıcı video ve afiş örneklerini inceledik..
Durma diyerek de tüm gece tespit ettiğimiz sorunlar üzerine somut adımlar atmak üzerine çalıştık.

25 Ağustos 2009 Salı

Gençler Sorunlarına Çözüm Arıyor ! "Eğitim"

Herkese merhaba;

Bu yazımızda, gençlerin katılımı atölyesinde eğitim sorunlarımız hakkında yaptığımız tartışmaları ve çözüm önerilerini bulacaksınız.

- Eğitim Sorunu

-Üniversitelerde, Türkiye'de yaşayan farklı etnik kökenlerin dil ve kültürlerini araştıran bölümlerin açılması ve araştırmaların yapılması

- (1)İlköğretim,lise ve üniversiteler arasında seçilecek pilot okullarda çalışan öğretmenlerin devlet tarafından non-formal eğitim modeli konusunda eğitilmeleri ve bilgilendirilmeleri

(2)Belirlenen pilot okullarda non-formal modelin kısmen uygulanmaya başlanması

(3)Bu modelin daha sonra tüm okullara yaygınlaştırılması

- (1) Devlet-STK işbirliğiyle, kırsal alanlarda o bölgenin özellikleri de gözönünde bulundurularak üretim atölyelerinin açılması ve uzun vadeli kredilerin sağlanması

(2)Okul çağındaki çocuklarını okutan ailelere kredi konusunda öncelik ve kolaylık sağlanması

- Belediyelerin burs verebilmesi için bir kanunun hazırlanması

- (1)Liselerde ve ilköğretim okullarının müfredatlarına pratik yurttaşlık derslerinin konulması

(2)Öğretmenlerin eğitimi

(3) Pilot okul uygulaması

(4)Yaygınlaştırma

- (1)Burs vermek isteyen şirket,dernek ve vakıfların burs fonlarının ortak bir fonda toplanması

(2)Devlet-STK ortak çalışmasıyla burs komisyonunun oluşturulması

(3)Bursların öğrencilere bu komisyon tarafından sağlanması

(TARIŞMALI)

Katkılarınızı bekliyoruz...

(Aylin-Bulut-Serkan)

Not: Bu çalışmamızın GEG Gündem Ekibi için faydalı olacağına inanıyoruz...

katılım yollarına yapılan vurgu

farklı yerellerden bir araya gelerek aslında bir yıldır üzerinde konuştuğumuz gençliğin katılımını üç boyunca çok yoğun bir şekilde kafa patlatarak tartıştık ve bunun sonucunda elimize yeni veriler geçti projeler yazdık bu böyle olmaz böyle olur dedik aslında bu bize uygun dedik farklı bir şeyler yapmalıyız ve bunun sonucu olarak GEG dediğimiz yeni bir oluşum oluşturduk ama bunun yanında bzim birde blogumuz olmalı dedik ve bunu bütün insanlara yaymalıyız dedik işte şimdi bunu yapmanın tam sırası hadi hep beraber sokağa çıkalım ötgütlenmelerimize gidelim ve bu işi herkese anlatalım yeni bir şeyler yapalım sesimizi duyuralım bunun için neler yapalım uzun uzun tartıştık şimdi sokağa çıkma zamanı haadi rast gele

Haydi Genç, Harekete Geç

Türkiye'de 2008 ADNKS sayımına göre 15 - 24 yaş arası genç nüfus 18.960.499 olarak görülmektedir. Yaklaşık 1 yıldır Gençlerin Katılımını konuşuyoruz. Hatta bunu biraz daha genişletip gençlerin karar mekanizmalarına katılımını konuşuyoruz. Geçtiğimiz 1 yıllık süreçte gençlerin katılımı temalı farklı proje, yarışma, kampanya gibi etkinlikler düzenledik. Artık süreci biraz daha geliştirip, somut çözüm önerilerini tartıştığımız bir atölye gerçekleştirdik.

Atölye çıktılarını en kısa zamanda arkadaşlarım sizinle paylaşacaktır. Ama önemli olan izleyeceğimiz bu yolda, kişisel bakış açılarımızı geniş tutabilmemiz. Bunu düşünürken yapabileceklerimizin de farkına varalım. Bugün ekonomik kriz toplantısına Gençlik Sivil Toplum Kuruluşu olarak TOG çağrılıyor!!!!!!

Atölyeden sonraki süreci değerlendirirken, Kendinizi uzay gibi sonsuz bir Sivil Toplum Alanında yürüyorken düşünmenizi istiyorum. Toplum Gönüllüsü gençlerin 6 yıllık süreçte oluşturdukları mekanizmaları hepimiz biliyoruz. Gençlerin yine yeni politikalara imza atması an meselesi olabilir.

Artık gençlerin tek yürek olması gerekmiyor mu ?
Ötekileştirmekten artık yorulmadık mı?
Artık Devlet Politikalarına etki etmenin bir yolunu bulma zamanı gelmedi mi?
Taşlı, sopalı eylemlerden sıkılmadık mı?

Soruyorum sizlere......... :)))

24 Ağustos 2009 Pazartesi

Her şey gönlümüzce olsun


Bir atölye çalışması daha mutlu bitti aslında anlatılacak çok şey var bu uğurda bu yola başlarken hep gençlik adına bir şeyleri değiştirmek ve ya gençlik katılımı üzerine ön ayak olmaktı.

ben size özelden biraz bahsedecem bu güne kadar katılmış olduğum eğitimler,atölye çalışmaları,gençlik zirveleri vb.etkinliklerde de sevmediğim ve hep dile getirdiğim olay olan son o kadar sevinç birlikteli yaşadığını ve bir anda bu olayın hemen bitirilmesi benim için çok zor oluyor.

Kısacası kafanızı fazla ütülemek istemiyorum son gün ayrılıkları çok zor oluyor keşkeler başlıyo oradan ayrıldıktan sonra hüzün,duygu,heycan,hasret,yani kısacası herşey başlıyor. birbirimizi unutmamak dileğiyle herşey sizin gönüller kardeşliğin olsun ''yolumuz'' açık olsun.

yeni bir heyecan yeni bir hareket

merhaba gençler:D

dün gece aranızdan ayrıldım ama aklım hala yeni oluşan hareket grubunda, aslında hersey güzel ve daha da güzel olacak bazıları bu sisteme basit derler ama herşey küçük ayrıntıda gizli olduğunu unutmayalım. bazıları bunlara savsata der ama bizler bu fikirler etrafında birleşen gençlik eylem grubuyuz. böylece güvenimiz özverimiz ve tecrübelerimizle hersey dahada iyi olacak.

en kısa zamanda görüşmek dileğiyle:D

eğitim!! paylaşım:)

ufak bir paylaşım;

Bir festival, “Sivil Sesler” festivali, Sivil Toplum Gelistirme Merkezi duzenliyor.

25 – 27 Eylul 2009, Macka’da Kucukciftlik Park’ta.

Detaylar asagida ve www.sivilsesler.org ‘da

23 Ağustos 2009 Pazar

yeni bir heyecan

Sabaha varan yoğun bir gecenin ardından , uyanmak ...ve kaldığın yerden devam etmek tekrar ve tekrar...

Uzun tartışmalar ...proje mi olsun , eylem mi , yok yok en iyisi kampanya...

Fikrin bini bir para ,havada uçuşuyor düşünceler...kimi zaman ana konuyu unutup sığ sularda yüzülüyor...ama yorulsak da devam ;
_ "arkadaşlar herkes beni duyuyor mu ? " diyor Türker...arkadaşlar...."arkadaşlar herkes beni duyuyor mu ? " ...arkadaşlar ...diye uzayan bir süreç ve en sonunda ekip dinliyoruz moduna geçer...
Gençlerin Katılımı , tema , somut fikirler , "aman ha proje olmasın"... ve derken "arkadaşlar ben de miyiz ? "
yol haritası , ilk ateş , başlangıç noktası , bütçe , iletişim , süzgeç ...
Güven , Özveri ve Tecrübe derken yavaş yavaş ortak paydada buluşma raundları...Kapsayıcı , çözüm üreten , aktivist , katılımcı , genç ...
Ve Gençlik Eylem Grubu ( GEG )

'' Kelebek Etkisi ''

Biz gençler olarak sorunlarımızın kavgayla, çatışmayla değil, karşılıklı sevgi, saygı ve hoşgörü içerisinde çözülebileceğine inanıyoruz. Tek taraflı bir çözüm değil içinde birçok farklı söylemi ve görüşü barındıran çözümlerin ülke gençliği tarafından gündeme getirebileceğini destekliyoruz


Bu amaç doğrultusunda geliştirilen projede, hedef kitlenin tanımı genel olarak, aktif, genel anlamda sivil toplum faaliyetlerine katılmaya niyetli ya da yeni katılmış gençler ve gençleri katılımcılık konusunda teşvik edebilecek kişiler olarak belirlenmiştir. Sivil toplum kuruluşlarının da siyasi partiler gibi ülke siyasetine yön veren kurumlar olması nedeniyle gençlerin katılımını artırarak demokratik hayatta daha aktif bir genç kitle olmasını amaçlayan projenin hedef kitlesi belirlenirken gençlerin yanı sıra gençlere yol gösterebilecek katılımcıların da olması gereği göz önünde bulundurulmuştur.

*Gençlik ve kadın kolları, öğrenci konseyleri, aktif öğrenci kulüpleri, gençliğe yönelik faaliyetleri olan sivil toplum örgütleri temsilcileri ile illerdeki kanaat önderleri, okul aile birlikleri ve yerel medya mensuplarının hedef kitle içine dahil edilmiştir.
*Gençlerin yerel gençlik sorunlarını ve ihtiyaçlarını karar vericilere duyurmalarını sağlamak,
Kamu kurumları ve karar vericilerle gençler arasında diyalog başlatmak ve bunu sürdürülebilir kılmak,
*Gençlerin karar vericilerle ortaklık kurmalarını sağlamak,
Yerel gençlik sorun ve ihtiyaçlarından yola çıkarak ulusal gençlik politikasının oluşması için zemin hazırlamak,
*Gençlerle gençler arasında diyalog ve ortaklıkların oluşmasını sağlamak,
*Gençlerin gençlik politikalarıyla ilgili ortak hareketini başlatmak,
*Gençlerin uzlaşı kültürünü geliştirmek,
*Gençlerin Avrupa’da uygulanan gençlik politikalarından haberdar olmasını sağlamak,
*Gençlerin kendi hak ve sorumluklarının farkına varmalarını ve dolayısıyla katılımı ve aktif vatandaşlığı güçlendirmek,
*Gençlik dernekleri, toplulukları, grupları, siyasi parti gençlik kolları, gençlik kulüpleri arasında uzlaşı, işbirliği ve ortaklıkları geliştirmek,
*Gençlik dernekleri, toplulukları, grupları, siyasi parti gençlik kolları, gençlik kulüpleri arasında uzlaşı, işbirliği ve ortaklıkları geliştirmek,
*Gençler arasında hoşgörü ve anlayışı geliştirmek,
*Gençlerin farklı bölge ve illerdeki gençlik sorunlarını tartışmalarını, farklı ve benzer taraflarını görmelerini sağlamak,
*Gençleri Türkiye’de sunulan farklı fon imkânlarından haberdar etmek,

GENÇLER DÜŞÜNÜYOR NEYİ? TAKİP ET


Herkese iyi geceler...

İyi çalışmalar...

Samsun 'Gençlerin Katılımı' Atölyesinin yavaş yavaş sonuna geliyoruz.

Vedalaşmalrı hiç sevmiyorum ama sürekli bir yerlere gide gele alıştım ayrılıklara...

Hepiniz kendinize iyi bakın...

Yolunuz açık olsun...

Umarım farklı etkinliklerde yine bir araya gelebiliriz...

Hoşçakalın...

Beni genel olarak İstanbul,Eskişehir ve Çanakkale'de bulabilirsiniz,bilginize...

;)

Gençler ve Daima Genç Kalanlar


slm arkadaşlar size gecenin bu saatinde seslenmek güzel oluyor size şunu haber vermek istedim başlıkta dediğim gibi Gençler ve Daima Genç Kalanlar gerçekten katılımın sınırlarını zorlamak için geliyoruz ve bu yolda sizden çok ciddi bier katılım bekliyoruz çıktığımız bu yolda sizden alacağımız destek bizi çok daha iyi yerlere götürecek bundan eminim hadi hep beraber gençliğin katılımı bir çatıda buluşalım...

gümbür gümbür

slm arkadaşlar size gecenin bu saatinde seslenmek güzel oluyor size şunu haber vermek istedim başlıkta dediğim gibi gömbür gömbür geliyoruz gerçekten katılımın sınırlarını zorlamak için geliyoruz ve bu yolda sizden çok ciddi bier katılım bekliyoruz
çıktığımız bu yolda sizden alacağımız destek bizi çok daha iyi yerlere götürecek bundan eminim
hadi hep beraber gençliğin katılımı
NE BUGÜN İÇİMİZDEN BİRİNİN DOĞUM GÜNÜ MÜ?
NE BU KİŞİ TATLI, SEVİMLİ,BİRİCİK,GÖNLÜMÜN SULTANI,HAKLARIMIZIN SAVUNUCUSU,ADALETİN TOG SİMGELERİNDEN BİRİ RENGİN Mİ?
DOĞUM GÜNÜN SANA MUTLULUKLAR GETİRSİN RENGİN...
KALBİNİN ENGİN DERİNLİKLERİNE VE DÜŞÜNCELERİNİN DİPLERİNE DALDIĞINDA ORALARDA HİÇ BİR ŞEYİN UKTE OLARAK KALMAMASI,GERÇEK OLABİLMESİ DİLEĞİYLE...;)
ZEYNEP-HÜCREM-HAKAN:)

22 Ağustos 2009 Cumartesi

İyi Bir Kampanya Nasıl Ne-miş?

Göz atmakta fayda var.


http://teknobaykus2.blogspot.com/2008/05/iyi-kampanya-nedir-2.html

http://teknobaykus2.blogspot.com/2008/05/iyi-kampanya-nedir.html

ÖrGüTlEnMe PoLiTiKaSı!!!

- tüm sivil toplum kuruluşlarının birbiriyle iletişim içinde olabilmeleri ve birbirlerinden haberdar olmaları için havuz oluşturulmalı..
- ilköğretimden itibaren ders müfredatına sivil toplum, gönüllülük gibi kavramların-oluşumların konulması gerekiyor. ve bu ders sadece teorik te değil pratikte de geniş bir alanda uygulanması gerçekleştirilmelidir.
- vergi alımında eğitime ayrılan yüzde payının arttırılması ve eğitimin %100 parasız hale getirilmeli. bunun sonuncunda geçim derdi, part tıme çalışma gibi uğraşlardan kurtularak örgütlenerek bir şeyler yapmasına zaman sağlanmalı.
- ulusal ve uluslar arası gençlik konseyi oluşturulmalı...
- yüksek öğretim kurumları üniversitelerin yerel gençlerle üniversite gençliğinin örgütlenerek birşeyler yapmasına olanak ve zemin sağlamalı.

-GrUp SüPüRgE-

S.S.T.
S.I.
N.Y.

GENÇLERİN İSTİHDAMI..


Bugün atölyede kendimizi samsun sokaklarına attık ve halka gençlerin istihdamıyla ilgili sorular sorduk...


SORULAR


1) 19 mayısta gençlerin istihdamı ile ilgili yerel politikalar ve faaliyetler varmı?
2) Ekonomik kriz istihdamı etkiledi mi?
3) Okumuş olmak iş bulmada bir avantaj mı?



CEVAPLAR


Bahadır market;
1) Şimdiye kadar olmadı ama bundan sonra olacağını düşünüyorum. Bu konuda verilen vaatler var.
2) Krizden sonra işi olan gençlerde işsiz kaldı diyebilirim.
3) Okumuş olmak iş bulmada bir avantaj sağlamıyor.


Özer kırtasiye;
1) Şu ana kadar herhangi bir çalışma olmadı ama son seçimlerde sözler verildi.
2) Krizden sonra daha kötü oldu. Gurbette çalışan gençlerimiz geri geldi.
3) Evet sağlıyor. Teknik eleman olduğu zaman tekel gibi kurumlarda iş bulma imkanı artıyor.

Tafhan ticaret;
1) Eğer kendi iş yerin olursa para kazanabiliyorsun aksi takdirde kriz öncesi de sonrası da iş imkanı yok. Kurumlarda sezonluk işçi aldıkları için sadece 4 ay çalışabiliyorlar sonra yine işsizler ve bu konuda hiçbir politika ve faaliyet yok.
2) Krizden sonra tekelden 45-50 kişi işten çıkarıldı. Dışarıda çalışan bir çok tanıdığımız işlerinden oldukları için geri geldiler. Krizden sonra dükkanını kapatmak zorunda kalan bir çok esnafta oldu.
3) Okumak Engiz’de hiçbir işe yaramıyor. Okuyup inşaatta çalışan birçok kişi var. Burada iş imkanı olmadığı için herkes kaçıyor kalanlarda bizim gibi sürünüyor.

Fatih market;
1) Tam anlamıyla böyle bir çalışma yok.
2) Engiz’de krizden öncede iş yoktu şimdide yok.
3) Okuduğun bölüme göre değişiyor. Tabiri caizse muhakkak bir dayın olması gerekiyor. Eğer tanıdığın varsa ilköğretim mezunu olmak iş bulmak için yeterli..

Erel ticaret;
1) Herhangi bir çalışma yok.
2) İşsizlik hep vardı. Krizden öncede sonrada…
3) Okumak iş bulmada hiçbir avantaj sağlamıyor. Dayısı olmayana iş yok…


Samsun'un Engiz ilçesinde halkın istihdama karşı görüşleri bu şekildeydi. türkiye geneline baktığımızda da durumun çok farklı olduğunu söyleyemeyeceğiz ne yazıkki yapılan araştırmalarda elde ettiğimiz bilgiler doğrultusunda sizin için ufak bir makale hazırladık.


..........

Ülkemizin en büyük sorunu kabul edilen işsizlik 2008 yılında da artmaya devam etmektedir. 2007 yılından 2008 yılına artış eğiliminde olan işsizlik oranı yüzde 11 düzeyini aşmıştır. İşsizlik oranı Kasım-Aralık-Ocak dönemini kapsayan üç aylık hareketli ortalamalara göre, 2007 Aralık ayı itibarıyla yüzde 11,2 düzeyine yükselmiştir. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, söz konusu dönemde işsiz sayısı 2 milyon 702 bin kişiye yükselirken, toplam istihdam 21 milyon 332 bin düzeyine inmiştir. İşgücüne katılma oranı ise yüzde 46,9 olmuştur. 2007 Kasım ayında işsizlik oranı ise yüzde 10,6 olmuştur.
Ülkemizde yaşanılan işsizlik ve ekonomik sorunlar, gün geçtikçe artmaktadır. Diğer ülkelerinde içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılar yüzünden ülkemizde etkilenmiş ve işsizlik sorunu iş yerlerinin kapanması ve toplu işten çıkarma gibi nedenlerden dolayı biraz daha büyümüştür. Bu durum zaten çok yeterli olmayan ekonomik imkânları daha geriye götürmüştür. Aile içinde sadece erkek bireylerin bir işte istihdam ediyor olması da bu ekonomik yetersizlik sorununa çözüm üretmemektedir. İşyeri açmanın ya da bir iş yerinde istihdam etmenin kültürel özellik olarak çok fazla desteklenmediği için bu konu üzerinde çeşitli eğitimler gerçekleştirilmelidir.
Türkiye’de yaşayan insan sayısı 2008 sayımına göre 71.517.100 kişi olarak görünmektedir. (TUİK) Bu sayının 35.901.154’ünü erkek nüfusu oluştururken, 35.615.946’sını da kadın nüfusu oluşturmaktadır. Bu verilere göre erkek nüfus oranı % 50,2 olurken kadın nüfus oranı ise %49,8 olarak görünmektedir. Türkiye’de Aralık 2008 tarihi itibariyle kurumsal olmayan çalışma çağındaki nüfus yaklaşık 50 milyon 339 bin iken, işgücüne dâhil olmayan nüfus 26 milyon 330 bin civarında görünmektedir. (TUİK) İşgücüne dâhil olmayan 26 milyon nüfusun %44,8 inin sadece ev işleriyle meşgul olan kadınlar oluşturmaktadır. Buna bağlı olarak çalışma çağındaki kadınların sadece % 24,3’dür. Bu oran Türkiye’nin, Ekonomik işbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ülkeleri içinde, son sırada yer aldığını göstermektedir. Bu %24,3’lük oranın, AB ülkeleri ortalaması olan % 56’dan çok gerilerde olduğu görülmektedir. 1980 yılı verilerine göre iş gücüne katılma oranımız kadınlarda %45,8 iken, 2000 yılına baktığımızda bu oran %39,6 ya kadar düşmüştür. İçinde yaşadıkları toplumunda etkisiyle yeterli çalışma bilgi ve becerisine sahip olmadıkları için, çalışma hayatında yer almayan kadınların eğitim programlarına katılmaları ve aktif iş gücü piyasasında yer almaları için eğitim olanakları sağlanmalı ve verilen bu eğitimler alanında işyeri açmaları konusunda desteklenmeli ve istihdam edilmeleri sağlanmalıdır.


daha ayrıntılı bilgi için http://www.tuik.gov.tr/


Türkiye’deki 15 -24 yaş arası genç nüfusun yaklaşık %30’u istihdam edilmektedir. Bu nüfus grubundaki işsizlik oranı, ulusal oranın iki katından daha fazla olarak görülmektedir. Türkiye’deki gençliğin katılımı ve istihdam oranları, AB ve OECD (ekonomik kalkınma ve İşbirliği Örgütü) ülkelerindeki ortalamaların oldukça altındadır. Türkiye’de 2008 yılına göre yapılan nüfus sayımında yaklaşık 18 milyon genç nüfustan söz edilmektedir. Bu nüfusun % 30’u çalışırken, % 30’u okuyor olarak görünmektedir. Buradan görüldüğü gibi % 40’lık bir kısım herhangi şekilde bir faaliyette bulunmamaktadır.


daha ayrıntılı bilgi için tıklayınız..



Bunların akabinde de sevindirici haberlerde alıyoruz bazen.. bunun en güncel ve güzel örneği Türkiye İş Kurumu'nun Yürüttüğü 'Genç İstihdamın Desteklenmesi' Projesiydi.. bu proje kapsamında her dört gençten birinin işsiz gezdiği Türkiye'de 15bin genç işsize mesleki eğitim verilip iş sahibi olmaları sağlanacak.. ayrıntılı bilgi için tıklayınız..



sevgi çiftçi

mehmet akif güneş

mehmet zana adıyaman

Gülesin Nemutlu/Yörük Kurtaran: “Gençler eğitilmiyor, ehlileştiriliyor”

“Eğitim, kişiyi özgürleştirmek, kafasını açmak için değil, gençleri ehlileştirmek, yola sokmak için yapılıyor bizde. Lütfen bizi daha az eğitin! Çok fazla eğitiliyoruz, çok fazla ehlileştiriliyoruz.”

“Devletten, ‘gençlik dernekleri’ için son üç yıldır en fazla para alan ilk üç il Ankara, Trabzon, İzmir oldu. Hangi gerekçelerle, hangi derneklere yardım yapılıyor, ortaya çıkmalı. Süreç şeffaflaşmalı.”

“Karşılaştıklarında, Avrupalı genç, Türk gencine Kürt ve Ermeni meselesini soruyor. Türk genci ise ona ancak ‘Biz Viyana’ya kadar gitmiştik, orada yaşıyorsun şimdi sen, değil mi’ diyebiliyor. Bizde yakın tarih öğretilmiyor.”

Devamını Okuyun

SoRdUğUmUzA PiŞmAn OlDuK..:X


-Sorduk Samsunlulara sağlık konusunda neler yapılsın isterdiniz diye..

"1 tane hastanemiz var yeter işte daha ne olsun.." dediler...

-Sağlık hizmetleri herkese ücretsiz olsun mu dedik..

"Ben sigortalıyım zaten ödemiyorum..." dediler...


Silikon boyaların sağlığa zararlı olduğunu bizzat kendisinden duyduğumuz dükkan sahibine "peki siz satıyor musunuz bu boyalardan" dedik,

"Satıyorum tabii, beni ilgilendirmez" dedi,
-İnsanları alırken uyarıyor musunuz peki?
"Yok, neden bir de onunla uğraşayım"
Sorular böyle, cevaplar da..


Ve daha Hakan'ın da bahsettiği gibi pek çok konuda hayal kırıklığına uğradık.. Samsun, Samsunlularda değil sorun; bizde! Belki hakkımızı aramamızda, belki de bencil doğamızda..

Görsellik adına bir de fotoğraf sizler için..

TOPLUMCULAR TOPLUMCULAR HALA YÜRÜYOLAR..


Bu atölye eğitimi(ki bişeyler öğrendik) beklemediğimiz bir eylemdi..grup arkadaşlarımız olarak yaptığımız röportajlarda olabildiğince sıkıntı çektik.Çünkü sevgili okurlar halkın içi kan ağlıyor..Bir dokun bin ah işit anacağım :)


Kabzıman Ahmet amca sorumuza şöyle cevap verdi;

Samsun'da kaç tane iftar çadırı var acaba?

Burda ahmet amca devreye girer :)

-Bafra'da 1, Canik'te1 ve Samsun'da 2-3 tane iftar çadırı var yavrucuklarım demiştir :)

Fotoğraf çekilmek istediğimizde ise bizi acımadan reddetmiştir.


Manav Mehmet amca iddaalara şöyle yanıt verdi :)

Karpuzun kilosu 500 Tl ve karpuzun son mevsimindeyiz dedi boynunu bükerek..Hal yok Tokat Erbağ'dan gelen karpuzcuklarımdır dedi yerde duran yeşil toplar için...


Kömürcü Coşkun amca(sinir ötesi :)

Genellikle 19 Mayıs'ta kömür sobası kullanılır ve kış mevsiminde kömür fiyatları paha kazanır.Bir aile genelde 20-40 torba kömür kullanır. Torbanın fiyatı 10-15 TL arası değişmektedir dedi ve bizi defetti...


Kahvedeki Hacı amca sorumuza şöyle cevap verdi :)

Saat onbire çeyrek var didi puahahahhaha :)


Sekreter hüdazan sorularımıza şöyle cevap verdi (önce rujunu sürdü :)

Aylık gelir 350-500 Tl arası değişmektedir ve çalışanların mutlaka sigortası yapılır.

Seda sayan'ın kocasının adını bilemedi(ilgisizliği hoşumuza gitmedi :(

ama belediye başkanının adını bildi.Kim mi? Araştırın ve bulun..Adres: Sekreter Hüdazan...


Recep Baykal Amca sorularımıza şöyle cevap verdi:

Engiz'de sağlık ocağı ve aile hekimliği var ne yazık ki hastane yok.Acil bir durum olduğunda ancak sağlık ocağında ambulans varsa gelir yoksa vayy halimize :(


Büyükşehir insanı yazın memleketine gider ya burdakiler ne yapar ?

Tarlaya gider çalışır..Buğday, mısır ve fındık eker ve biçer (Çünkü insan ektiğini biçer :)


Üniversite öğrencileri Engiz'e gelip ev kiralar ve mahalle baskısı yoktur üzerlerinde..Puahahha sadece gülüyoruz :)


Hasan talat aksoy beyfendi sorularımıza şöyle cevap verdi ;

Engiz'de cep sineması dahi yok, gençler yaz mevsimlerinde en fazla sahile iniliyor kışın yapabilecekleri çok az şey var.

Peki ya Samsun Gem?

-Orda gem olması hiçbirşeyi değiştirmiyor değiştirmezde..Genç o yaşa geliyor kitap okumamuş o saatten sonra oraya gidermi yahu..demiştir..


Bim market alışveriş sonrası orda duran al yanaklı teyze şöyle demiştir;

iş yok güç yok para yok..Oğlum hasta, kızımı okuldan aldık,iki oğlum işsiz :(

tamam teyze fotoğraf çekilelim :)

Hadi ordan fotoğraf günah?demiştir...


Ha bu arada yeni bişey öğrendik yolda polis bizi çevirdi ve halk endişe içinde lütfen koşmayın gençlik demiş ve daha sonrasında Bir bey bize şöyle demiştir;

BURDA DEMOKRASİ VAR KİMSE KİMSEYE KARIŞMAZ

(Msn şaşırmış surat ifadesi :)


Röportaccılar :)
Hücrem and Zeynep And Ergün And Aslan:)
Bizi özleyin anacığımmm byyy:)

Depremin 10. yıl dönümünde, her alanda ''bürokrasi depremi''

İlk olarak bilgisayar hastanesine gittik, ordan yeni şifreye koşarken çevre gençlerin koşuşmasını anlamaya çalışıyordu.Aslında bizde ne yaptığımızı anlamaya çalışıyorduk..Önce 5 kişiyle barınma hakkı ve devletin barınma hassaiyeti üzerindeki rolü üzerine sorular bularak önce kendimizle sonra yöre halkıyla röportaja giriştik.
Sorduğumuz sorulardan aldığımız en büyük çıkarım, yöre halkını devletten barınma üzerinde aktif bir rol ve politika beklentisi içinde olduğuydu.

Sonraki görevimizde ise konuyla ilgili bir materyal edindik..Materyal olarak sıcak bir barınma için, bir sıcak aş diyerekten ''Halk'' çorba aldık :)



Ondan sonra barınma üzerine resimli bir kompozisyon üzerine eğildik. Burda sosyo ekonomik eşitsizliğe vurgu yapmaya çalıştık.Sonra basının bu konudaki ilgisini aramaya çalıştık. Yurt meselesinin bu kadar güncel olduğu bir dönemde Türkiye nin çok büyük kitlelerine hitap eden 2 ulusal gazetesinden sadece bir köşe yazısında 2 satır yazı zor bulabildik.

Barınma konusunda sanatsal bir ifade olarak yaşayan bir heykel çalışması işine giriştik, hatta o kadar canlı oldu ki beynimizde ki fotoğraf karesi videoya dönüştü :)



Güncel olarak barınma hakkında internette ki araştırmamızda ise, ''deprem konutlarından'' kendisine lojman yapmak isteyen devletin haberini sizlere sunmak istedik.


Kaçın öcü geliyooooor,Kaçın Örgütlenenler geliyor!!!

sevgli gençler:D
sabah mahmurluğuyla,çalışma odasında Bulut'un sesinden şarkılar dinlerken; Neco Allah'ınızdan buldunuz diyerek pis pis sırıttı.Duvardan söküp aldığı zarfı heyecanla açtı:P
Zarfta ki yönergeler doğrultusunda,önce ekmek fırınına gidip yönergeleri okuduk, oradan neredeyse Engiz'deki tüm dükkanları gezip tek tek yönergeleri takip ettik.
Veee bizim konumuz olan örgütlenmeyle ilgili sokaklarda röportaja başladık.
Soru:Örgütlenme düşüncelerini eyleme geçirme konusunda ne düşünüyorsunuz?
-Türkiye'de gençler devlete başkaldırıyor.Herşeyde yakıp yıkıp eyleme geçiyorlar.Devlet malına zarar veriyorlar.Örgütleneceklerine çalışsınlar,adam olsunlar okusunlar.
-Boyun eğmemek kendi çıkarlarını düşünerek ve ülkesinin çıkarlarını düşünerek en demokratik şekilde mücadele etmelidir.
-Örgütlenme kötü bişeydir.Örgütlenmek diyince aklıma savaş geliyor,dağdakiler geliyor.Örgütlenmek kötü bişeydir.Gençler dinden oluyor içkici oluyor.
-Çalışmaktan örgütlenmek için vaktimiz kalmıyor.Hadi örgütlendin diyelim bu adamlar kendi çıkarları oldu mu satarlar.
-Gençlerin örgütlenmesi güzel bişey siz ne güzel para almadan birleşip bir şeyler için emek veriyorsunuz örgütleniyorsunuz..

Böylece yaptığımız röportajlarda ne kadarda örgütlenme kelimesinden öcü gibi korktuğumuzu,örgütlenmenin hem zaman kaybı hem devlete zarar olduğunu düşünecek bir toplum olduğumuzu farkettik...
Ey genç şimdi harekete geçme vakti..Örgütleneceğizde bir şeyleri değiştireceğiz de..

Grup süpürge

http://www.taraf.com.tr/haber/34454.htm
http://www.taraf.com.tr/haber/35363.htm

SaMSuNLuLaR 'SaĞLıKSıZ' oLMaKTaN ÇoK MeMNuN...:X

Öncelikle ikinci günden herkese merhaba,hepinizin sağlıklı bir gün geçirmenizi dileriz...:)

Bugünkü ilk atölyemizde bize gizemli zarflar hazırlandığını ve zarfların içinde çeşitli görevlerin bizi beklediğini gördük.Sonra düştük yollara...

Biz:Sağlıkçılar Grubuyduk.(Özen Yılmaz Hakan)

Görevlerimizi 'Sağlık' alanıyla ilgili belirli şeyler yaparak tamamlamaya çalıştık.Sokakta rastladığımız herkesle sohbet ettik.Sohbetlerimizin içeriği 'Genel Sağlık Bilgilerimiz ve Sağlık Haklarımız'dı.Bizce durum çok vahimdi.İnsanlara çeşitli sorular sorduk ve aldığımız cevaplar bizi bayağı şaşırttı ve düşündürdü.İnsanlar kendi 'Sağlık Hakları' konusunda bilinçsiz ve bilgisizlerdi. Sağlık Hakları sınırlarını bile bilmiyorlardı.İnsanlar 'Sağlık Hizmetleri' konusunda çevrelerinde var olan her şeyi yeterli görüyorlardı.Ama en basitinden sohbet ettiğimiz kimse her 6 ayda bir rutin ağız ve diş sağlığı kontrolüne bile herhangi bir hekime gitmiyorlarmış!

Gençlerin arasına karıştığımızda ise onlardan yine bizi şoke edici olumsuz şeyler duyduk.Genç nüfusun (ergenlik dönemi diye saydığımız ülkemizdeki 13-21 yaş arası gençlerin) 'Cinsel Sağlıkları' hakkında pek çok şeyden habersiz olduklarını,etiksel değerlere atıfta bulunarak kendi arkadaş ortamlarında bile bu konular üzerinde en küçük bir yorum bile yapmadıklarını öğrendik.'Genel Sağlık' bilgileri konusunda da eksik olduklarını gördük.Araştırmadıklarını, yorumlamadıklarını ve incelemdiklerini öğrendik,üzüldük...



Hakan olarak belirtmek istediğim iki şey var 'Sağlık Konusunda!':

İnsanlarla yaptığımız sohbet neticesinde ortaya çıkardığım iki yanlışımız var.Bildiğim kadarıyla onları düzeltmek istiyorum.



*Birincisi sağlık birimi olan 'Acil Servisler' sağlığımızla ilgili olumsuzluk yaşadığımız her durumda hizmet almak için başvurulacak birimler değildir!(Örneğin;vücut ısımızın yükselmesi neticesinde ortaya çıkan ateşlenmelerde Acil Servise başvurmamıza gerke yoktur!Ateşlenmeler basit sağlık bilgileriyle çözebileceğimiz bir sorundur.Ancak bize çok ciddi bir rahatsızlık durumu oluşturursa Acil Servislere başvurulmalıdır gibi...)



*İkincisi AIDS Bulaşıcı bir "Hastalık!" değildir.Lütfen bu konuda tam,nitelikli ve doğru bilgiler edinelim.O zaman herkesi örgütlenmelerinden 'Üreme Sağlığı' ve 'Sağlık Okur Yazarlığı' yaygınlaştırma eğitimleri istemeye/almaya davet ediyorum!



Genel Sağlık Bilgileriniz ve Sağlık Haklarınız konusunda benden istediğiniz bilgilenmeleri isterseniz alabilirsiniz...;)



Bu atölye çalışmasına dair aktaracaklarım bu kadar.Hepinize sağlıklı dileriz...;)

Şampiyon belli

Tema: Eğitim

5 kişiye soruldu: Son seçimlerde oy kullandınız mı ?

-3 kişi evet
-2 kişi hayır cevabını verdi.

5 kişiye soruldu: Eğitimin önemini gerçekten bildiğinizi düşünüyor musunuz ?
-4 kişi evet
-1 kişi hayır cevabını verdi.

5 kişiye soruldu: Gerçekten iyi bir eğitim aldığınıza inanıyor musunuz ?
-3 kişi hayır
-2 kişi evet cevabını verdi.

Fotoğraf makinemizin usb kablosu yanımızda olmadığı için fotoğraflarımızı ve videolarımızı maalesef yayınlayamıyoruz."Bilgi Edinme Kanunu" çerçevesinde fotoğrafları görmek istediğiniz takdirde yasal süre içerisinde (15 gün) size yanıt verilecektir.

Bir haber :
Kaynak: Haber 7

Atama bekleyen öğretmenler isyanda
Diğer EĞİTİM haberlerini okumak için tıklayınız...
Nimet Çubukçu'nun 8 bini okul öncesi toplam 15 bin öğretmen alınacak açıklaması atama bekleyen mezunları şok etti.

Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu'nun 10 bini sözleşmeli, 5 bini kadrolu toplam 15 bin öğretmenin atamasını 14 Eylül 2009 tarihinde yapacaklarını bildirmesinden sonra onbinlerce atama bekleyen öğretmen adayı isyan etti.
Seslerini, öğrenim kredisi faiz affının Meclis'ten geçip yasalaşmasında da öncü olan haber7.com'dan duyurmak isteyen mezunlar, atama yapılacak 15 bin kadronun 8 bininin okul öncesi öğretmenliğe diğer kalan kısmının da diğer bölümlere dağıtalacağı haberine yorum yağdırdılar..
Atama bekleyen mezunlar, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu'ya seslenerek 'Bu yıl öngörülen kadro sayısı çok az. yıllardır ne çektiğimizi bir biz bir de ailemiz biliyor. Lütfen mağduriyetimizi giderin' çağrısında bulundular...

Bir haber : Özcan harç zamlarını böyle savundu
Diğer EĞİTİM haberlerini okumak için tıklayınız...
YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, üniversite harçlarına yapılan zamlara ilişkin elşeştirleri kabul etmedi. Ailelerin de taşın altına elini koyması gerektiğini savundu.

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, özel okulların, dershanelerin fiyatları konusunda ses çıkarmayanların üniversite harçlarına yapılan yüzde 8'lik zam karşısında ''dünya yıkılmış gibi'' davrandığını savunarak, üniversitelerde eğitim kalitesinin yükseltilmesi için, velilerin de elini taşın altına koymasını istedi.
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesinde (MAKÜ) incelemelerde bulunmak üzere Burdur'a gelen YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, Vali İbrahim Özçimen'i ziyaret etti. YÖK Başkanı Özcan'a ilin eğitim durumuyla ilgili bilgi veren Vali Özçimen, ''Burdur OKS ve SBS'de 3 yıldır Türkiye şampiyonu olmaktadır'' dedi.
Ziyaret sırasında gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Prof. Dr. Özcan, eğitim fakültelerinde öğrenim gören öğretmen adaylarının stajlarını, eğitim boyunca yaptırmak istediklerini belirterek, şunları söyledi:
''Öğretmenlikte okuyanları, okullarla daha fazla kaynaştırılması için stajlarını sadece son yıl değil, eğitim dönemi boyunca yaptırmak için planlar yapıyoruz. Esasında sadece öğretmenlikte değil, her dalda bunu yapmak istiyoruz. Meslek yüksekokullarında da gerçekleştirmek istiyoruz. Maalesef çok başarılı olamıyoruz. Almanya'ya giderseniz meslek okulları ile endüstrinin çok yakın, hatta iç içe olduğunu görürsünüz. Ama Türkiye'de bu iki müessese birbirinden kopuk çalışıyor. Üniversite endüstri işbirliği projeleri sayesinde bu sıkıntı aşılmaya başladı. Endüstri ile evlendirme işini yapabilirsek, çok daha iyi konuma geleceğiz.''
Prof. Dr. Özcan, üniversite harçlarına yapılan zamlarla ilgili bir soruyu cevaplandırırken de harçların artışıyla ilgili kendisine bir şikayet gelmediğini, daha önce öğrencileri sıkıntıya sokacak bir zam yapılmayacağını söylediğini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Ama basın her zaman öğrencinin maliyetini yayınlamak yolunu seçti. Geçen sene yüzde 8 enflasyon vardı. Bizim artışımız da yüzde 8. Yani hiç artırılmamış demektir bu. Bu rakamın üzerinde bir artış olan yer varsa bulun getirin yeniden konuşalım.''
DÜNYANIN HİÇBİR YERİNDE SIFIR HARÇ YOK
''Bana böyle bir teklif gelmedi, inşallah getirmezler. Çünkü dünyanın hiçbir yerinde sıfır harç yok. Çin'de bile yüzde 25'ini öğrenci karşılıyor. Eğitim işi masraflı bir iştir. Buraya para harcanıyor. Ne olur velilerimiz de biraz elini taşın altına koysa çocuklarının eğitim kalitesinin artırılması için birazcık yardım etseler. Çocuklarınızı özel okula gönderiyorsunuz, milyarlarca lira veriyorsunuz. Dershaneye gönderiyorsunuz, milyarlar harcıyorsunuz. Hiç kimse konuşmuyor, ama üniversiteye gelince yüzde 8'lik zam yapıldığında dünya yıkılmış gibi gösteriliyor. Ben lise sondaki oğluma binlerce lira harcıyorum. Üniversitede okuyan büyük oğlumdan daha fazla para harcıyorum. Hiç sesim çıkmıyor. Dershane, özel okullar pahalı. Toplarsanız üniversiteye hazırlık için harcanan para, harçlardan daha fazla tutuyor. Belki de ikiye katlıyor.''
Prof. Dr. Özcan, fakir olup harç parasını ödeyemeyen öğrencilerden de kendilerine başvurmalarını istedi.
YÖK Başkanı Özcan, Burdur Valiliğinden sonra, Burdur Belediye Başkanı Sebahattin Akkaya'yı ziyaret ederek, bir süre görüştü.
Ziyaretin ardından Mehmet Akif Ersoy Üniversitesine geçen Özcan, üniversite senatosu üyeleriyle görüştü. Öğretim üyelerinin özlük haklarıyla ilgili yeni bir çalışma yaptıklarını belirten Prof. Dr. Özcan, şöyle konuştu:
''Öğretim üyelerinin yıllardır şikayet ettikleri konuların başında gelen özlük haklarıyla ilgili yeni bir çalışma içindeyiz. Performansa dayalı bir sistem getirmeyi düşünüyoruz. Birkaç ay içinde yeni düzenleme getirilecek. Ayrıca yakında çıkması beklenen Tam Gün Yasası'nda döner sermaye ile ilgili maddeyi de düzenledik. Dışarıda çalışan öğretim üyeleri, artık kazandıklarının çoğunu kendileri alacak. Daha önce dışarıya iş yapan öğretim üyelerinin kazançlarının yüzde 35'i kendilerine kalıyordu. Geriye kalan miktar ise üniversitenin oluyordu. Düzenleme yürürlüğe girdiğinde dışarıya iş yapan öğretim üyelerimiz kazandıklarının yalnızca yüzde 15'ini üniversiteye verecek. Geriye kalan yüzde 85'lik para kendilerinin olacak. Böylece dışarıda iş yapma ve gelirini artırma motivasyonu artacak. Her fakültenin bir döner sermayesi olacak. Böylece bütün fakültelerimiz dışarıda iş yapıp para kazanma şansını yakalayacaklar.

Bir gazete haberi :

günaydın:D gençler

merhaba gençler:D

yeni bir güne yeni bir programla herkese günaydın... herkes neden burada olduğunu yavaştan yavaşa bedenin yer yerinde hisederken uykusuz geceler şimdiden sorun olmaya başladı:D ve de sabah kahvaltılarıda aynı şekilde.

herkese günaydın iyiki varsınız iyiki buradasınız:P:P

atölyede görüşmek üzere:D:D

Another Brick In The Wall


Pink Floyd - Another Brick in the Wall [Altyazılı] from Dinendal Eärfalas on Vimeo.

Eğitim ilginç ve birbirinden farklı yetişen ağaçların aynı ebatlarda suntalara dönüştürme sürecidir  

sözüne ithafen

KATILIMCI GENÇLERE ÖZLÜ SÖZLER


“Diyaloga girmek ve ortak kararlar almak, yetişkinlerin
davranış kalıplarını değiştirmeye istekli olması ve yeni çözümler denemesi anlamına geliyor.
Gençliğin sesini kendimize göre açıp kısamayız, kendi programlarımıza
uyduğu sürece kabul edip, uymadığı zaman reddedemeyiz…
Gençliğin katılımı, bir teknik değil;
kuşaklar arası diyaloga girmeye gönüllü olmaktır.”

Farkındalık Ne Sağlar ?


Kendini iyi anlayan bir birey kendisiyle barışık olur yada kendisini değiştirir. Kendisinin farkında olmayan bir birey ya sürekli kendisyle hesaplaşır ya da dış unsurların kendisini yönlendirmesini ve biçimlendirmesinin esiri olur..tıbkı gençliğimiz gibi...

Bir latin özdedeyişinin ifadesiyle''Herşey değişiyor bizde onlarla birlikte değişiyoruz''bilgi temelli günümüz toplumunda bilgi ve yeteneklerimizi geliştirerek sürekli değişim halinde ki topluma ayak uydurmak olanaklıdır. Kim olduğunu,nerden geldiğini ,nereye gittiğini açık bir biçimde yanıtlayabilen bireyler kendi geleceklerini belirleyebilir.

Birey kendini anlamaya çalışırken yeteneklerini ne küçümsemeli ne de abarmalıdır. Eksiklerini mazur ya da haklı göstermek ''FARKINDALIĞI'' engelleyen en önemli unsur haline gelmiştir günümüz dünyasında.

Behrengi'den esintiler görmek ne güzeldi... Atölye oturumlarımızdan olan "Büyükanne'den Masallar"da ünlü 'Küçük Kara Balık'ın maceralarına tanık oldum tekrardan. Herhalde hiç bir zaman sıkılmayacağım, kendimi alamadan her zaman çocukluk tazeliğinde ve saflığında dinleyip hayalini kurup anlamlandıracağım bir masaldır bu. Behrengi döneminde, yaşadığı yerde hiç bir zaman anlaşılmamış; ancak bir kaç kuşak sonrasında düşüncelerimizin renkli denizlerinde yüzebilmeyi başarabilen bir devrimci ruhlu edebiyat sanatçısı olmuştur. Küçük Kara Balık hikayesinden hepimize ve 'Gençlerin Katılımı' atölyesine yönelik çok fazla alınması gerekenler ve çıkarılıp pay biçilmesi gerekenler var. Düşüncelerimizde yatan kalıpsal, dayatmacı kördüğümleri yıkıp akranlarımıza katılmaya ne dersiniz?

ı drove all night



Malesef Türkiyede çok şey öğretmenin yaralı olacağı düşünülmüştür ama bir genç olacak bizlerin bir yöne dağılması daha mantıklıdır bize gerekmeyecek konuların öğretilmesi ne kadar anlamlıdır.. Eğitim bizde aynen "ilginç ve birbirinden farklı yetişen ağaçların aynı ebatlarda suntalara dönüştürme sürecidir"
Malesef Türkiyede çok şey öğretmenin yaralı olacağı düşünülmüştür ama bir genç olacak bizlerin bir yöne dağılması daha mantıklıdır bize gerekmeyecek konuların öğretilmesi ne kadar anlamlıdır..
Ama olumlu taraflarına da bakmak gerekir tabi ki mesela biz gençlerin hayatını kazanmak adına harcayacağımız fiziksel gücü zihinsel güce dönüştüren bir süreçtir.
yıllar boyu durmadan değiştirilen ve biz gençleri bir nevi hedef tahtası haline getiren bu eğitim sistemi hala oturmamıştır kim bilir bu uğurda ne kadar genç kendi istediği mesleği değilde bir başka mesleği seçmiştir..
mesela friedrich nietzscheye göre eğitim kamu yararı adına bireylerin yok edilmesidir..
Bize göre gençlik/eğitim nedir?Neydi....

Neden'' Toplum değil de ''SİVİL TOPLUM''


Toplumsal bağlamda ortaya çıkan uzlaşmama noktaları insanoğlunun hep savunma durumunda bırakmıştır. Öte taraftan zamanla toplumları oluşturan insanların gereksinimlerinin çeşitlenmesi toplumsal hiyerarşinin artması ve sınıflar arası çıkar çatışmalarının başlamasıyla kutuplaşma artmış,insanlar ortak amaçlar çevresinde kenetlenmiş ve örgütlü mücadelenin hatları netleşmiştir.


Bu noktadan bakıldığında yukarıda da sözü edilen ve belirli bir hiyerarşi noktası yaratan ''kamu veya devlet''anlayışının içerisinde toplumları oluşturan insanların yer alması sağlamak ve o hiyerarşinin içinde bir takım kesimlerin oluşturduğu ''sivil toplum'' örgütlenmeleri gündeme gelmeye başlamıştır.

Aktif ve katılımcı genç arkadaşlarıma teşekkürler....


KATILIMIN ÖNÜNDEKİ TABULAR ENERJİNİZLE ERİYOR

Gençlerin katılımına tamda yoğunlaşma noktasında içimizde bizi eskiten geriye götüren yada yeniden başlamamıza neden olan bazı toplumsal kaygılar mı var
TEMA buna sesleniyor



Gençken enerji doluyken haykırmaya harekete bu kadar istek ve özveri gösterirken karşilaştiğimiz sorunlarin çözümünde KATILIM ımdan tırsan bir toplumdan tırsmadan bunu anlayarak , çözümlemenin tam zamani

yerellerin tema işleyişinden yada etkisinden haberi mi yok?

Var ! Yok! Var! Yok! YOK !

GENÇLİK VE SİVİL TOPLUM

Türkiyede özellikle günümüzde sivil toplum örgütlemeleri (STK) örgütlemiş yurttaşların, yaşadıkları ülkenin toplumsal ve ekonomik kalkınmasına, sivil toplum düzenlemesine dogrudan katkıda bulunarak, kimi zamn devletten ve hükümetten fazla katılımcı domakrasinin oluşturulmasını ve sürdürülmesi acısından çok hayati bir rol üstlenmektedir .

genç"sen" katıl

merhaba gençler
gençlerin en aktif ve fikirsel boyutta türkiyenin en iyi vakfında gönüllük yapan bir kişi olarak artık olaylara gençlerle ilgili olaylara müdahele etme zamanı geldi ve geçiyor diyterek biz gençler bu yolla kendi gelişimize katkı sağlamasının yanında artık daha fazla gençe ulaşmaya çalışma için atölyede kafa patlatacam. şimdiden herkese duyrulur:D:D

hadi iyi geceler:D:D

GE (N) Ç !!

Kulp TOg 'un yaptığı dönemselin ardından pek ara vermeden hemen Gençlerin Katılımı Atölyesine katılmak için yola çıktım. Bir şeyleri başarmanın verdiği hazla geçen bir yolculuktan sonra Samsun ' a vardım.

Kültürel çeşitliğin zengin dokusunun tüm topraklarına sindiği bir ülkede yaşamının hazzını yaşarken bu hazza arabadan iner inmez yağmurlu , nemli bir kentin sabahına uyanmanın şaşkın mahmurluğu karıştı. Bir kente yabancı olmak , şaşkın bakışlar taşımak ,keşfetmenin heyecanı gibi çapraşık duygular basar yürekleri o an. İşte Samsun !

Geçen sene tema olarak kabul edilen Gençlerin Katılımı temasının somut , elle tutulur resmini çekmeye geldiğim ve bu resmi yerel örgütlenmemle paylaşıp katılım konusunda yeni ufuklar açmak gibi bariz hedefi vardı Samsun ' da oluşumun.

Tanışma ve kaynaşmanın ardından yavaş yavaş başlayan atölyede aynı kaygıyla gelen ve atölyeden benzer benlentiler içinde olan genç katılımcılardan oluşmuş güzel , heyecanlı bir grubun içinde buldum kendimi.
İlk gün itibariyle atölyeden edindiğim izlenim yararlı ve zevkli bir paylaşım içinde Gençlerin Katılımını farklı açılardan açmazlarından kurtarıp , yeni araç ve yöntemlerle Sivil Toplum alanında gençlerin merkezde olacağı bir noktaya geleceğimizi düşünüyorum.
Yarın gençlerin !